Eğitim FarkLıLığı - IRCDefteri

DamLa · 06.Mart.2024

Latife hanım şöyle diyor:

ilk eğitimimi bir ingiliz okulunda aldığımdan , farkında olmadan , gerçeklere bakma ve onları soğukkanlı ve tarafsız bir şekilde tartma yönündeki psikolojik ruhun, o zamanlar çok genç olan kafama aşılandığını fark etmeye başladım . daha sonra fransa'da aldığım eğitim bana mantıklı olmayı öğretti ve belki de alman kültürüne saygısızlık etmeden tartışma yeteneğimi berlin'de kazandım. böylece kocamı ingiliz psikolojisiyle analiz ettim, gerçekleri fransızların tarzına göre tarttım ve almanlar gibi açık sözlü oldum.

ama yukarıdaki anlatımda latife hanım'ın, bir dönem eşi olan atatürk hakkında; “kocamı ingiliz psikolojisiyle analiz ettim, gerçekleri fransızların tarzına göre tarttım ve almanlar gibi açık sözlü oldum.” ifadelerini kullandığına temas edilmiş.

her ne kadar kaynak belirtilmemiş olsa da bahse konu sözlerin gerçek olabileceği fikrinden hareketle, bu evliliğin neden yürümediği hususunda bir takım kanaatlere ulaşmak pekala mümkündür. burada görüleceği üzere, atatürk gibi sembol bir şahsiyete, kendi fikir laboratuvarındaki “bir denek” gözüyle bakan bir garip zihniyet ile karşı karşıyayız. üstelik bu laboratuvar, topyekun ingiliz, fransız ve alman ruhunu temsil ediyor ve her şeyi yalnız bu zaviyeden görüyor.

anlaşılacağı üzere bu laboratuvarda bulunmayan tek şey türk aklı ve türk ruhudur! şurası muhakkaktır ki, “benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir.” diyen ve kendi karakterini, “özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım.” sözleriyle ifade eden atatürk'ün bu laboratuvar süsü verilmiş mahpushanedeki görünmez prangaları bir bir kıracağını ve en nihayetinde o mahpushaneyi temelinden yıkacağını bilmek için hiç de öyle alim olmaya falan gerek yoktur kanımca.

nitekim iş ancak bu şekilde nihayete ermiş, latife hanım, dünya'yı kendine dar bulacak kadar devasa bir özgürlük anlayışına sahip bu büyük şahsiyeti, sırf eşi olması münasebetiyle kendi tahakkümü altına alacağını düşünmekle düştüğü derin yanılgının “esiri olmuş” ve içine hapsolduğu bu yanılgının yarattığı meşum gölgeler eşliğinde bir ömür sürerek terk-i dünya etmiştir.

ALıntı

06.Mart.2024	#1
Çevrimdışı DamLa ~ Www.ircforumda.net ~	Eğitim FarkLıLığı Latife hanım şöyle diyor: ilk eğitimimi bir ingiliz okulunda aldığımdan , farkında olmadan , gerçeklere bakma ve onları soğukkanlı ve tarafsız bir şekilde tartma yönündeki psikolojik ruhun, o zamanlar çok genç olan kafama aşılandığını fark etmeye başladım . daha sonra fransa'da aldığım eğitim bana mantıklı olmayı öğretti ve belki de alman kültürüne saygısızlık etmeden tartışma yeteneğimi berlin'de kazandım. böylece kocamı ingiliz psikolojisiyle analiz ettim, gerçekleri fransızların tarzına göre tarttım ve almanlar gibi açık sözlü oldum. ama yukarıdaki anlatımda latife hanım'ın, bir dönem eşi olan atatürk hakkında; “kocamı ingiliz psikolojisiyle analiz ettim, gerçekleri fransızların tarzına göre tarttım ve almanlar gibi açık sözlü oldum.” ifadelerini kullandığına temas edilmiş. her ne kadar kaynak belirtilmemiş olsa da bahse konu sözlerin gerçek olabileceği fikrinden hareketle, bu evliliğin neden yürümediği hususunda bir takım kanaatlere ulaşmak pekala mümkündür. burada görüleceği üzere, atatürk gibi sembol bir şahsiyete, kendi fikir laboratuvarındaki “bir denek” gözüyle bakan bir garip zihniyet ile karşı karşıyayız. üstelik bu laboratuvar, topyekun ingiliz, fransız ve alman ruhunu temsil ediyor ve her şeyi yalnız bu zaviyeden görüyor. anlaşılacağı üzere bu laboratuvarda bulunmayan tek şey türk aklı ve türk ruhudur! şurası muhakkaktır ki, “benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir.” diyen ve kendi karakterini, “özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım.” sözleriyle ifade eden atatürk'ün bu laboratuvar süsü verilmiş mahpushanedeki görünmez prangaları bir bir kıracağını ve en nihayetinde o mahpushaneyi temelinden yıkacağını bilmek için hiç de öyle alim olmaya falan gerek yoktur kanımca. nitekim iş ancak bu şekilde nihayete ermiş, latife hanım, dünya'yı kendine dar bulacak kadar devasa bir özgürlük anlayışına sahip bu büyük şahsiyeti, sırf eşi olması münasebetiyle kendi tahakkümü altına alacağını düşünmekle düştüğü derin yanılgının “esiri olmuş” ve içine hapsolduğu bu yanılgının yarattığı meşum gölgeler eşliğinde bir ömür sürerek terk-i dünya etmiştir. ALıntı

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince sitemizde telif hakkı bulunan mp3,video v.b. eserlerin paylaşımı yasaktır. Yasal işlem olması halinde paylaşan kişi yada kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.