![]() |
![]() |
![]() |
#1 |
Çevrimdışı
~ Www.ircforumda.net ~ ![]() |
Kişne Kirazını ve Göç Mevsim
bir kadın canıma mercan sokuyor
dayamış ağzıma bir memesini; bir tel uzayıp gidiyor saçından damağına muhabbetle gömülmüş dişleri. bir mıknatıs tutkusunda ufuk, acıyoncam, çocuğum, bozkır çiçeği, bak şehla parmaklarının arasında şaşırıyor akrep eski trafiğini. bir kan halkasından geçiyor ısınarak boğazımdan dökülen sevda sözleri, güzel olan her şeye sinmiş o kederden özür mü zafer sesi mi teşekkürler mi? ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi, firavun'un ekinlerini yöneten yusuf da arkadan yırtılmış gömleğiyle kanatları dökülmüş kuşa benzerdi. muhammed dermiş ki hediyeler veriniz. cinsel tarafı düşün hediyelerdeki beş duyunun birliğini görmek istersen yaklaştır şurama usulca bas hançerini. sonra su içtik ve uyuduk uzakta duru kurtlar, çakal lekeleri, dilsiz olandan karşılanmaz olana çözüldü damar damar doğanın belleği. gündoğusu ensekökümüz sırtımız açlıkla aşkın sarsılmaz köşebendi ve sonra günbatıdan - nasıl anlatsam bir küçük yusufçuk geldi. ikili, diyordu bir ses, ikili olsun; ikişer ikişer yan yana getirdik sevdiğimiz adları: hasan ile hüseyin'i, üsküdar ile kadıköy'ü, nazım ile hikmet'i, harp ve sulh ile kelile ve dimne'yi, kızılırmak ve yeşilırmak'ı, oğlak ve yengeç'i, adilcevaz'daki usta ile stradivardiyüs'ü, baston yapar bu usta; yaptığı bastonlar uğultulu ve serindir, ardıç kokulu ve ezgilidir değme kemanlar gibi; ve çok beğenilmiştir; ben o yıllarda... adilcevaz'ın nüfusu sekiz yüz doksan dörttür (kaymakamla birlikte); tanrıları bile yoktur, öyle yoksuldur ki insanları, delikanlılar çakmaktaşıyla traş olur, yüksek tütün içer ermişler; bir mıknatıs tutkusundadır ufuk; uçurumlar tazeliğini yitirmemiştir; ferit ile tanyeri'yi; yakışıklı süphan ile gizemli ağrı'yı; dört mevsim ile 365 günü; karaköse'deki boynu karışık tülü atlarla bunların sessiz binicilerini; bohçacı adapazarı ile izlenimci bursa'yı; 1847 ile 1916'yı; zakkumun verdiği deli bal ile batı bağlarının lepiska bilgeliğini; muhacir nehirler ile kurumuş sukentlerini. konuşsun diyor... konuşsun diyor bir ses konuşsun ve yağsın ve terlesin ve yansın konuş akkavakkızı dereden tepeden yağmursa da karsa da yağ içindekini düzmece töreler arasından dağların büyük uğultusuna doğru terle iliğindeki o en eski, o en etkin, o en uyarıcı zambak vahşetini ve sen, kıyı, yan! alart çevremizi. kent, kibar ve ****** sıfatlarla kus barsaklarında tembelleştirdiğin ilkeyi. ve öteden gelen sarı tef sesi işte onbir taze başak dizdik bir sapa kargışla bizi. gözlerim. gözlerim yanıyor. kişne kirazını ve göç, mevsim. |
![]() |
|
|