16.Mayıs.2023 | #1 |
Çevrimiçi
Bizimkiler.Net |
Bebeklerde glokom işareti
Bebeklerde glokom işareti: Yaşarma ve kısma
Doğumsal glokom hastalığı erişkinlerdeki glokomdan farklı olarak belirti verir. Her 10 bebekten birinde görülen glokomda bu 3 belirtiye dikkat edin. Tipik glokom belirtileri Genellikle erişkinlerde görülen glokom rahatsızlığı ender olarak yenidoğan bebeklerde de görülebilir. Erişkinlerde görüldüğünde belirti vermeyen glokom, bebeklerde ise belirti verir. Glokom sıklıkla göz içi basınç yüksekliğinin eşlik ettiği, genellikle sessiz seyreden ve erken müdahale edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açan ciddi bir sorun. Görülme sıklığı topluma ve yaşa bağlı olarak değişkenlik gösterse de 40 yaş sonrasında, tüm glokom tipleri göz önüne alındığında her 100 kişiden 3’ünde görülür. Doğumsal glokom belirtileri Günümüzde yenidoğan her 10 bin bebekten 1’inde doğumsal glokom tespit edilir. Bu olguların yüzde 80’i ilk yaş içinde ortaya çıkar ve infantil glokom olarak adlandırılır. 3 yaşından sonra başlayan formu da juvenil glokom olarak ifade edilir. Erişkinlerdeki glokomun aksine bebeklerde gelişen glokomun genellikle belirti verir. Bebeklerde glokomun klasik üçlü bulgusu; göz yaşarması, ışık hassasiyeti ve göz kısmadır. Bazı bebeklerde iri göz, yani göz küresinin ve önündeki saydam kornea dokusunun büyük olması ve yine bazı bebeklerde dışarıdan fark edilebilecek derecede gelişen kornea bulanıklığı, doğumsal glokoma eşlik edebilir. Bu bulguların olduğu bebeklerin hızlıca göz muayenesinden geçmeleri gerekiyor. Doğumsal glokom kalıcı görme kaybına neden olabilir. Tedavide geç kalındığında kalıcı görme kaybı olur. Doğumsal glokoma sıklıkla açı anomalileri de eşlik ettiği için ilaç tedavisine genellikle direnç gelişir. Bu nedenle ilk tedavi basamağı cerrahi yöntemdir. Sonrasında göz içi basınç durumuna göre ilaçla devam etmek gerekebilir. Glokom tipleri Glokom hastalığının çok sayıda tipleri var: Bunlar açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere 2 ana sınıfta toplanabilir. Göz içinde üretilen sıvının göz dışına çıkış yeri olan drenaj açısının (trabeküker ağ) açık veya kapalı olma durumu, sınıflandırmanın temelini oluşturur. Ülkemizde ve dünya toplumlarının çoğunda açık açılı glokom, görülme sıklığı açısından yüzde 90 gibi bir oranla birinci sırada yer alır. Glokom iki gözü birden etkileyebilir Açık açılı glokom çoğunlukla sessiz ve yavaş bir seyir izler ve genellikle iki gözü birden etkiler. Kişide kalıcı görme kaybına yol açar, ancak bu durum son aşamalara kadar hissedilmez. Optik sinir hasarıyla birlikte önce çevre görüşü etkilenir. Aylar, yıllar içinde çevre görüşü iyice daralarak, kişide tünel görüşü ortaya çıkar ve genelde durum bu aşamada fark edilir. Fark edildiğinde genellikle son aşamada, yani dönüşsüz bir noktada olur. Daha sonra var olan tünel görüşü de kaybolarak körlük gelişebilir. Açık açılı glokom çok az bir oranda belirti verir. Bu durumda kişinin özellikle sabahları hafif görme bulanıklığı ve ışık kaynaklarının etrafında hale görme şikayeti olabilir. Ülkemizde az görülen dar açılı glokom ise genellikle akut ve semptomatik özelliğe sahiptir. Atak şiddetli ağrı, görme bulanıklığı ve göz kızarmasıyla başlar. Şikayetler kişiyi acile yönlendirecek kadar dramatik gelişir ve hızlı görme kaybıyla sonuçlandığı için acil müdahale gerekir. Göz içi basınç düşmezse… Glokom hastalığında günümüzde etkili tanı ve tedavi yöntemleri mevcut ve bu yöntemler giderek gelişiyor. Primer açık açılı glokomda genellikle ilk tedavi basamağını göz içi basıncını düşüren ve veya optik sinir koruyucu etki yapan ilaçlar oluşturur. Glokom tedavisinde amaç; tanı konulduğu andaki durumu korumak ve daha kötüye gidişi durdurmak. İlaçlara rağmen göz içi basıncının yeterince düşürülemediği veya ilaçları tolere edemeyen kişilerde cerrahi yöntemlere başvurmak gerekir. Muayenelerinizi aksatmayın Hastalığın genellikle sessiz ve yavaş seyretmesi, tünel görüşü oluşana kadar hastanın görmesinin iyi olduğunu sanması, glokomda doktora başvuruyu geciktirir. Erken tanı kalıcı görme kaybını önler ve bu nedenle hiçbir yakınması olmasa bile herkesin rutin göz muayenesinden geçmeyi ihmal etmemesi gerekir. Aile öyküsü olan kişilerin 20-30 yaş aralığında en az 3 yılda bir, 30-40 yaş aralığında en az 2 yılda bir, glokom açısından göz muayenesi olmaları çok önemli. Risk faktörü olmasa da 40-60 yaş arasındaki kişilerin de en az 2 yılda bir, 60 yaş üstünde de en az yılda bir glokom açısından muayene olmaları çok önemli. |
|
|