Türkiye'de dilden dile dolaşan hikayelerin başında Bitlisli Belkıs hakkındaki hikaye geliyor. İddialara göre köydeki bebeklerin sakat doğmasının ardından bazı bebekleri alıp kaçtığı iddia edilen Belkıs'ın evine giren köylüler, evin sanki yıllardır terk edilmiş gibi olduğunu gördükten sonra köyü terk etti. Jandarma ise köyde Belkıs diye birinin hiç yaşamadığını tespit etti.

Türkiye'de vatandaşların büyük ilgi gösterdiği birçok hikaye ve efsane var. Bu hikayelerden bazıları oldukça komik olarak lanse edilirken, bazıları da hayli korkutucu olarak görülüyor. İşte korkutucu sınıfına giren hikayelerden biri de nam-ı değer "Bitlisli Belkıs'ın" hikayesi.

BEBEKLER TEK GÖZLÜ DOĞUYORDU
Yörede Bitlisli Belkıs hakkında yaygın olarak anlatılan hikaye ise şu şekilde: "Bundan çok uzun zaman önceleri Bitlis'in tam olarak nerde olduğu bilinmeyen köylerinde yeni doğan bebekler dünyaya hastalıklı olarak gelmeye başladılar. Köylüler, asla bunun sebebini öğrenemediler. Yeni doğan bebeklerin bir kısmının el ve ayakları yokken, bir kısmının da ayakları olmadan doğdukları söylenmekteydi. Hatta işin en korkunç yönü ise yeni doğan bebekler tek gözlü doğuyor ve bebeklerin derileri, yılan derilerine benziyordu.

BEBEKLERDE LANET OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜLER
Dünyaya yeni gelen bebeklerin hepsinde bu tarz hastalıklar yaşanması üzerine, köylüler üzerlerinde bir lanet yada bir büyü olduklarını düşündüler. Bu duruma bir çare aramak üzere, Bitlis'te büyücülüğü ile meşhur olan bir kadına gitmeye karar verirler. Gidecekleri bu kadın, Köylülerin Belkıs Ana olarak adlandırdıkları ve görünümü korkutucu olan tanınmış bir büyücüydü.

"SADECE BİR KEZ UZAKTAN GÖRDÜM"
Olaylar, resmi kayıtlara ifade veren kişi tarafından şöyle anlatılmaya devam ediyor: "Ben kendisini çok görmedim. Sadece bir kez onu uzaktan gördüm ve onun mübarekliğine anlatacağım şekilde tanık oldum. Bir gece dünyaya hastalıklı gelmiş bebeklerden birini kendisine getirdiler. Belkıs, diğer çocukların annelerini evin bahçesinde bir araya getirdi. Yaklaşık 15-20 kişilik topluluk, evin bahçesinde Belkıs'ın ağzından çıkan ayetleri tekrarlıyorlardı.

"BEBEKLER İÇİN ARAPÇA YAZILAR YAZDI"
Onlar ayetleri okumaya devam ederken, Belkıs'ta yeni doğan ve iki gözü de bulunmayan bebeği beşiğin içerisinde koydu ve bebeğin olmayan gözlerinin bölümüne değişik şekiller çizdi, Arapça yazılar karalamaya başladı. Daha sonrasında ilk kez duyduğum sözlerle birlikle, yüksek sesle bağırmaya başladı.

"GÖLGENİN NE OLDUĞUNU HİÇBİR ZAMAN BİLEMEDİK"
O sırada simsiyah bir gölgenin beşiğin yanına doğru geldiğine hepimiz şahit olduk. O simsiyah gölge, bebeği beşikten alarak oradan uzaklaştı. Herkes, çığlık çığlığa bağırıyordu. Böyle bir şeye daha önceden şahit olmamıştım. Duyduklarıma göre, bu olay daha önceden de tekrarlanmış ve aynı şekilde bebekleri götürmüştür. O gölgenin ne olduğunu hiç bir zaman bilemedik.

Çocukları ellerinden alınan köylüler aradan bir kaç sene geçmesine rağmen yeni doğanların da hastalıklı olması ve hayatlarının daha da kötüye gitmesi başlarının beladan kurtulmaması üzerine toplanır. Bitlisli Belkıs adlı kadının evine yeniden giderler. Fakat onu evinde bulamayacaklardır. Anlatılanlara göre eve girdiklerinde şahit oldukları şeyler bir çok kişinin köyü terk etmesine neden olmuş. Çünkü Bitlisli Belkıs'ın evi sanki yıllardır kullanılmamış içerisinde kimse yaşamamış gibidir."

JANDARMA TESPİT EDEMEDİ
Köylüler yaşadıkları olayları ve kadının dolandırıcı olduğunu düşündüklerinde köye jandarmayı çağırdılar. Jandarma köye gelerek, köyde araştırma yaparlar. Fakat yaptıkları araştırmada, kadının köyde yaşadığına dair hiç bir kayıt bulamamışlardır. Hakkında hiç bir bilgiye ulaşamamışlardır. Bu yüzden Bitlisli Belkıs'ın gerçekte kim olduğu bilinmemektedir. Bu olaylara şahit olmuş bir çok kişi Belkıs'ın çocuk sahibi olmayan insanlara yaptıkları büyüler nedeniyle, bu topraklarda yaşamış insan suretinde olan bir cinnia ya da bir ifrit olduğunu düşünmüşlerdir.

Bitlisli Belkıs'ın büyülerde kullandığı çocukların ve gölgeler tarafından kaçırılan bebeklerin başlarına ne geldiği hala bilinmemektedir. Okuduğunuz üzere, Belkıs'ın hikayesi bu topraklarda yaşanmış en korkutucu ve ürpertici hikayelerden biridir.

Kaynak: Cinnet-i Alem