26.Kasım.2023 | #1 |
Çevrimiçi
~ Www.ircforumda.net ~ |
Arap Edebiyatı
Arapça, ilk çağdan itibaren Arap yarımadasını kapsayan kavimlerin ve sonraki yüz*yıllarda devletlerin iletişimde ve edebiyatta kullandığı bir dildir. İslamiyet’in yeryüzüne in*mesi, Arapçanın dinî alanda kullanılan dil olması, bu dinin tebliğinde değişik coğrafyalara gitmesi ve bu coğrafyalarda İslam kültürüne bağlı kurulan devletler İle birlikte, kullanım alanı genişlemiş ve birçok kültürü etkilemiştir. 6. yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanan çeşitli Krallıklar, yarımadadaki Arapça hâkimiyetini pekiştirmiştir.
Arapların Cahiliye Dönemi Edebiyat tarihine ait bulunan ilk yazılı metinler, manzum değil mensur yapıda verilmiştir. 8, yüzyılda derlenen raviyeler tarih yazıcılarının vermiş olduğu ilk eserlerden olup bazıları gerçek olayları bazıları da uydurulmuş meseleleri ihtiva etmektedir. Cahiliye Dönemi’nde şairlerin sosyal hayattaki fonksiyonu, bugün idrak ettiğimizden daha farklı bir boyuttaydı. Öncelikle şair, içinde bulunduğu kabileye tam anlamıyla bağlıydı. Şairin hikmetli söz söylediğine inanılır, bu sözleri ile manevi dünyaya dair kötülükleri def ettiği düşünülürdü. Kaside türü şiirler önemli ürünlerdi. Bu özellikleri ile söz konusu kabilelerinde, güçleri ve soyları neticesinde idare pozisyonunda bulunanlar her kimse onların maddi ve manevi desteğini görür, mahiyetlerinde bulunurlardı. Ayrıca, mensup oldukları ve eserlerini verdikleri inanç dünyası bazen paganizm bazen de Hrlstiyanlık idi. Tüm bu unsurları üst üste koyduğumuzda İslam dini yayılmaya başladığında, şairlik ve şiir türü ile olan münasebet pek de sıcak değildi. Çünkü dönemin şiiri, Cahiliye devrinin inanç dünyasını tümüyle yansıtan, İslâmiyet’te yeri olamayacak manevi unsurları şair vası*lı tasıyla maddeleştiren bir inanışa ve ritüeller yekûnüne sahipti. Zaten Kur’an-ı Kerim’in edebî bir dil, üslup ve yapıya da sahip olması, eskiye ait bu kültür dünyasını tamamıyla yıkmak ve Hak yol’un göstericiliğini yapabilmek içindi. |
|
|