![]() |
Bir Kentin Dışardan Görünüşü
Bütün bir gün derin suları kolladı şunun için
Bir çoban mevsimini geçirmek için saçının billûrundan Üç kulesi altı şairi sayısız minareleri Ve yer yer uçuklamış kıyılarıyla Bu kent bütün bir gün. Hadi gidelim. O senin bir türlü belleyemediğin Kuştur. Bir türkünün hallacında dağılmış Keçedir. Onu Doğuda nehirlerin kaynaklarına basıyorlar Balkondur. En bencil sarmaşığa çekilidir tetiği Lekedir. Eski Frikya üzümünden inansız menekşeden Taştır. Bizansın yıkılışını kibirle sürdürmektedir Çocuktur. Babasınınkine benzer annesinin yüzü Çünkü mutlu İstanbul kadını alır erkeğinin yüzünü Çünkü daha dün dört tarafından çekiştirilmiş utancınla Şiirime güvenli bir barınak aramıştın İnce parmaklarıyla Aralamaya çalışırken kederini Sen yitip giden aşkta Senin kahkahanın boğumunda Söz temiz değil İklim. Devrik tezgahı güneşin Sokaklardan kadınsı bir seccade gibi akıyor iklim Gözlerimiz bozuluyor kanımızın gürültüsünden Kırmızılar bitişiyor hiçbir şey kesin değil Tenteler gökyüzüne bir folklor kazandırıyor Yeni yapıların kekemeliği ve akasya Ve çınar. Yelesinin içinde tükenmiş bir aslan Ve sütunlar başıbozuk devriyeleri Ne kuşatmalar ne dostluklar pahasına Büyük bir mutfak yaratmış bir imparatorluğun, Yalnız sütunlar savunuyor serinliği Saatler uzun günler kısa Fenikelileşememek. Ben bu sözü söylüyorum Bu sözü sana söylüyorum bir gün gerekir nasıl olsa Serhas’ın askerlerine gümüş zincirlerle döğdürdüğü Öbür ucuna da gittim ben bu suyun, Buradan taa peygamberler kıyısına kadar Büyük suları sadece karpuz soğutmada kullanıyorlar Fatih Sultan Mehmed gemilerini karadan yürüttü ya Deniz kaçkını bir ulusun çocuklarıyız biz o gün bugün Toprakçıl bir çapadır Denizyollarının arması bile, Ama dilimizde yine de en ürpertili kelime deniz Yine de sokaklarda bir kanal eğilimi Dondurmacılarda bir ikinci kaptan tavrı Teneşirlerde bir tekne beğenisi Bir kazazede takısı bulunur sarhoşların yüzlerinde Yine de faizcinin sesindeki hasır Yelken olmaya özeniyor Şoför edebiyatına önsöz olarak geçse yeridir Yeni Cami’nin caddeye dadanmış dirsekleri Ve Bitişiğindeki gri gökkuşağının altından Agop’un ülkesine bir anda geçilir Orada işte orada Kibrit bilekli kızların anahtar burunlu sekreterlerin Lastik mühürle para basanların eğeyle tabanca üretenlerin Cüzamlı işhanlarının çiçekbozuğu basımevlerinin Önlerinden dalgın dalgın yürüyorsun Sen ki bu şehrin eski tutarsızlarındansın Kök bitkilerin heterogüllerin Çin yakılarının arasından Bir güz sonu duygusunu ancak bir kez duyulabilecek bir sığınma eğilimini Kuytulardan aldığın bir çiçek gibi yukarı semtlere doğru sürüklüyorsun Sen ki Ayı Hugo’dan zararsız Mallarme’ye, kaçık Artaud’ya kadar Bir şeyler okudun biraz. İyi. İngilizlerden de saymayı öğrendin biraz. O da iyi. Ağzında bir tatil gevezeliği Alnında bir ayazma serinliği taşıyan Bir kadını sevdin çok. O belki daha da iyi. Ama ne yap biliyor musun? Şu eski adresini değiştir artık On yıldır bilgeliğini tüketti. Saatler uzun, günler… |
Forum Saati: 07:09. Zaman dilimi GMT +4 olarak ayarlanmıştır. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.