23.Haziran.2023 | #1 |
Çevrimiçi
~Sadness~ |
Bir Hayalet Hikayesi...
Bu nasıl bir sevgidir ki, hala seni aratıyor gözlerime? Bu nasıl bir tutkudur ki, seni her anışımda içimi bir ayrı yakıyor? Ve bu nasıl bir hasrettir ki, mahşerde bile bana seni aratıyor?
……………… Bir yaz gecesi…. Sen rahat yatağında mışıl mışıl uyurken ben iğneli fıçıya dönen yatağımda bir o yana dönüyorum, aklımda sen; bir bu yana dönüyorum, aklımda SEN. Kalkıyorum, duvarları yumrukluyorum, gözlerimin önünde yine sen, hala sen. Kaç zaman geçti aradan kimbilir? Ölmeden önce son bir kez seni görmek geliyor içimden. Yatağıma dönüp yatmak isterken bir de bakıyorum ki, zaten yataktayım! Şaşırıyor, ürperiyorum. Yatakta yatan bedenime bakarken adeta korkuyorum. Sonra düşüncelerim toparlanıyor. Biraz ilerliyorum. İlerlerken yürümediğimi, adeta havada süzüldüğümü fark ediyorum. Bedenimde değilim, tamam. Ama nasıl oluyor da kalbimin attığını hissedebiliyorum? Pencere açık, biraz ilerde bir ağaç. Aklımdan ağacın tepesinde olmayı geçiriyorum. Aklımdan geçer geçmez ağacın tepesinde buluyorum kendimi. Seni düşünüyorum, senin yanına gelmeyi, seni görmeyi istiyorum. Yavaş yavaş süzülür gibi ilerlemeye başlıyorum. Sokaklarda tek tük insanlar var. Kimse fark etmiyor beni. Seninle gittiğimiz pastanenin oradan geçiyorum, her yerinde senden bir anı, hala sıcak… Penceren açık. Havada yükselip pencerenden içeri giriyorum. Odanın ortasından durmuş sana bakıyorum. Uykunda iç geçiriyorsun, alnında boncuk boncuk terler. Örtündüğün pike yere düşmüş. Bir bir sana ait eşyalara bakıyorum…. Orada öylece durmuş uyumakta olan sana bakıyorum. Elimi uzatıp alnına dokunmaya, birikmiş terleri silmeye çalışıyorum, olmuyor. İşte o zaman anlıyorum ki, ben artık ölüyüm!!!! Bir acı kaplıyor beliğimi, sanki bin yıllık bir ağlama gibi. Oradasın, ben sana bakıyorum, seni görüyorum, sıcaklığını hissediyorum. Ama dokunamıyorum sana. Senin bütün eşyalarına dokunuyor, onları hissediyorum, ama sana dokunamıyorum. ÖLÜLER AĞLAR MI? Yere düşmüş pikeni alıyor, üzerine örtüyor ve yanına uzanıyorum. Gözlerim gözlerine o kadar yakın ki, ama seninkiler kapalı. Aralık kalmış dudaklarından ılık nefesini hissediyor, içime çekiyorum ki bana hayat versin bir zamanlar olduğu gibi. Yüzünün her milimetrekaresine sanki bin yıllık bir özlemle yanar gibi. Tekrar iç geçiriyorsun ve duvardan tarafa dönüyorsun. Kollarımı uzatıp seni sarmak istiyorum; sıcaklığın o kadar çekiyor ki beni. Olmuyor, saramıyorum seni son bir kez olsun. Diğer tarafa geçiyorum ve duvarın içinden sana bakıyorum bu sefer. Bir uyansan şu an ve beni öylece duvarın içinden bakarken görsen kim bilir ne kadar korkarsın. Tanrı’ya öyle bir yalvarıyorum ki, son bir kez yüzünü okşayabilmek ve dudaklarına son bir öpücük kondurabilmek için. Öyle bir yakarış ki bu Tanrı’ya, sanki dünya kurulalıberi yaşamış bütün insanlar benimle birlikte dua ediyor. Öyle bir dua ki bu, sanki tüm melekler benim için dua ediyor. Öyle bir dua ki bu; SANKİ SEN DE DUA EDİYORSUN….. Tekrar ılık nefesini hissediyorum bir an. Derin derin içime çekiyorum. Elimi uzatıyorum, yüzünü okşamaya başlıyorum. HİSSEDİYORUM! Tanrım şükürler olsun, hissediyorum saçlarını! Bir titreme alıyor beni. Alnımdaki terleri elimle siliyorum, sonra avucuma bakıyorum. Seninle yaşadığımız her an saniye saniye avucumda görünüyor bana. Pastanede geçen günlerimiz, benim için erkenden kalkıp geldiğin uykusuz kaldığın günler,her ayrılışımızda sarılıp tek vücut oluşumuz, hepsi, hepsi avucumun içinde alnından sildiğim ter damlacıklarında canlanıyor. Gözlerimi kaldırıyorum, GÖZLERİN…..ALLAH’IM……………. Açık! Bana bakıyorsun, ifadesiz, kıpırtısız, ama bakıyorsun işte. Kapanıyor gözlerin yine. Uyanınca rüya gördüğünü sanacaksın, ama beni o an dünyada son kez gördüğünü anlayamayacaksın. Dudaklarına dokunuyorum parmaklarımın ucuyla. Parmaklarım yanıyor sanki. Sen ise daha bir sıkı sarılıyorsun pikeye, çünkü bir üşüme hissediyor, ürperiyorsun, hepsi bu… Gözlerini kapatıp çocuk gibi acemi, kaçamak ve bir o kadar da tutkulu bir öpücük konduruyorum ılık dudaklarına. Bir an, kısacık bir an adımı sayıkladığını duyuyorum sanki. Gözlerim doluyor, gözlerim yanıyor. ÖLÜLER AĞLAR MI? Ben ağlıyorum işte. Yastığın ıslanıyor benim gözyaşlarımla. Sabah uyanacak ve yastığındaki ıslaklığa bir anlam veremeyeceksin. Bilmeyeceksin ki, sen ölünceye kadar her sabah yastığında bulduğun ıslaklık benim GÖZYAŞLARIMIN ESERİ OLACAK….. |
|
|