19.Haziran.2023 | #1 |
Çevrimiçi
~Sadness~ |
Duvarlar..
Kan kusuyordu şafak, el sallarken güneş dağların ardından.Puslu ve sinsi bir hava vardı bugün İstanbul’da…Kara bulutlar bir cellat edasıyla mağrur mağrur bakıyordu yeryüzüne.Ve dokunsam ağlayacaktı sema.Boşluğa bakarken duvarları gördüm birden…Kasıldı bedenim…
Alışılmadık bir sessizlik hükmediyordu oysa sabaha.Önce bir kürek sesi, ardından türküsü duyuldu sokaktaki işçinin.Sanki o çalışırken uyuyanlara sitem edercesine vuruyordu küreği yere.Tutturduğu türküde anlatıyordu yaşam kavgasını yada sevdasını kendi dilince,dilinin döndüğünce.Uyanın,yıkın duvarları dercesine. Penceremden dışarıya uzandım usulca…Soğuk bir rüzgar dondurdu önce bakışlarımı….Ürperdim…İşçinin günlerdir örmeye uğraştığı duvara baktım, bitmek üzereydi.Bir boşluğun çevresini duvarla örüyorlardı ….Tıpkı yüreklerimizdeki boşluklara ördüğümüz duvarlar gibi.Oturup şiir yazdım sessizce.O işçinin bu şiiri hiç okumayacağını, hiç duymayacağını ve ne yaparsam yapayım o duvarın yıkılmayacağını bile bile… Duvar İşçisi Aslında Yok farkımız Sen duvar işçisi Ben yürek. Senin elin nasırlaşır Kazma,kürekten Benim yüreğim nasırlaşır, Sözcüklerden…. Emekçiyiz ikimiz de Duvar örüyoruz durmadan… Sen çevreye Ben yüreğime….. Sen haykırarak, Ben susarak…. Herkes kendi bildiğince… Ancak senin işin taş bitine kadar Benimki sürecek ömrümce….. Duvarlar, duvarlar,duvarlar …Ne çok duvar var düşününce…Önce aklıma duvar yazıları geldi…Yazanın düşüncelerini mizahi duygularla sergilediği yazılar…Sonra atasözleri, şarkılar, sloganlar…Hiç birini yazamadım o duvarlara… Bir film afişi belirdi bu kez gözümün önünde ….Solgundu afiş adından utandığından belki.…Berlin Duvarı =Utanç duvarı..Ağlama duvarını düşündüm duaların, insanların sığınağı..…..Ve insanlar arasına örülen duvarlar…Kendi ellerimizle ördüğümüz,sonradan yıkamadıklarımız. Döküldü dizelerim istemeden, dışarıda duvar ören işçinin harcına karıştı duygularım… O kendi bildiğince ördü, ben kendi kurguladığımca yazdım… Şimdi penceremi her açışımda bir duvar selamlıyor beni.Üzerine hiç bir zaman yazı yazamayacağım, bakışlarımla yıkamayacağım taştan bir duvar.....Dizelerle duvarlar yıkılmıyor yazık ki! Duvar Masmavi göklerden yıldız kayar gibi Kırsam yıksam o duvarları sessizce…. Yüreğimin bağlarını koparıp versem eline. Susar mısın karşımda hala duvar gibi? Sen o duvarların arkasını biliyor musun sevdiceğim? Akan kandan,yıkılan bedenlerden harcı Ve bir ömrün geçip giden günleridir taşları. Sevgiler,sevdalar, yaşanan bütün acılar, Duvarlar örülmüş yüreklerde yıllanır şarap gibi Ve sakiler sunar yaşamı ayyaşlara duvar diplerinde Ömürlerine karşılık cennet bahçesi vaad edercesine. Ağlama sevdiceğim şimdi kapanıp dizlerime, Yorgun bir işçinin yüzü gibi soluk yüzünde hüzünle Söylesene hangi duvar yıkılmaz,bir taşını usulca çekince. Yeter ki taşın ucundan tutacak yürek olsun be(de) nde…. |
|
|